Tanıma davası nedir?
Tanıma davası, evlilik dışı doğan çocuk ile baba arasındaki soybağı ilişkisinin kurulmasına ilişkin açılan davadır. Bu dava, çocuğun ana rahmine düştüğü andan itibaren hüküm ve sonuç doğuran bir davadır; yani geçmişe etkili kurucu yenilik doğuran bir dava türüdür.
Tanıma işlemi hangi yollarla gerçekleşebilir?
Tanıma, Babanın;
1*Nüfus memuruna başvurusu ile,
2*Mahkemeye başvurusu ile,
3*Resmi senet beyanı ile,
4*Vasiyetname beyanı ile, yapılabilir. Görüldüğü üzere tanıma beyanı, ancak nüfus memuruna, mahkemeye, notere veya konsolosluğa yazılı başvuruyla olabilir.
Tanıma beyanında bulunabilmenin şartları nedlerdir?
1- Tanıma beyanında bulunan kişi bizzat baba olmalıdır.
2- Tanıma beyanında bulunan babanın veli ya da vasisi varsa bunların da rızası alınmalıdır
3- Tanıma beyanında bulunulacak çocuğun başka bir erkekle soy bağı bulunmamalıdır.
4- Tanıma beyanı ancak nüfus memuruna, mahkemeye, notere veya konsolosluğa yazılı başvuruyla yapılmalır.
Tanınacak çocuk bakımından herhangi bir yaş ve süre sınırı konulmamıştır. Evlilik dışı çocuk cenin iken de tanınabilir, ergin olduktan sonra da tanınabilir, öldükten sonra da tanınabilir. Ancak, tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gerekir.
Tanımanın iptali davası nedir?
Tanımanın iptali davası, çocuk ile tanıma beyanında bulunan kişinin arasında kurulan soy bağının mahkeme yoluyla kaldırılmasıdır. Tanıma beyanında bulunan kişi, yanılma, aldatma veya korkutma sebepleriyle tanıma beyanında bulunmuşsa, bu tanımanın iptalini talep etme hakkına sahiptir. Ancak tanıma iptalinin söz konusu olabilmesi için öncelikle geçerli bir tanıma durumunun söz konusu olması gerekir.
Tanımanın iptalini kimler talep edebilir?
1-Tanıyanın dava hakkı:
Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir. Bu durumda İptal davası anaya ve çocuğa karşı açılır.
2-İlgililerin dava hakkı:
Ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler. Bu durumda ise dava, tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Tanımanın İptalinde İspat
Medeni kanunumuzun 299. Maddesine göre;
Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür. Ana veya çocuk tarafından tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat
yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar.
Kanun maddesinden de anlaşıldığı üzere davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatlamakla yükümlüdür. Ancak dava ana ile çocuk tarafından açılırsa ispat yükü, tanıyanın gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğunun inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar. Yani ana ile çocuğun tanımanın iptali davası açması durumunda ispat için bir şey yapmalarına gerek yoktur. Örneğin Ana veya çocuk tarafından açılan iptal davasında, tanıyan cinsel ilişkinin varlığını kanıtladıktan sonra, ana veya çocuk bu iddiayı çürütecek kanıtlar sunmak zorunda kalcaklardır.
Tanımanın iptali davasında hak düşürücü süre ne kadardır?
Medeni kanunumuzun 300. Maddesine göre;
-Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
-İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
-Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
-Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Tanıma ve tanımanın iptali davalarında yetkili ve görevli mahkeme neresidir?
Tanımanın iptali ve tanıma (babalık) davasında yetkili ve görevli mahkeme; taraflardan birinin dava veya çocuğun doğumu sırasındaki yerleşim yeri makemesidir.
EMSAL KARARLAR
YARGITAY ONBİRİNCİ CEZA DAİRESİ, Esas: 2018/521, Karar: 2020/1178, Tarih: 11.02.2020
“Sanıklar hakkında, sanığın, beraat eden sanık ile evlilik dışı ilişkilerinden doğan kız çocuğunu, diğer sanık …’in Antalya 2. Noterliği’nin 25.12.2009 tarihli, 30362 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki tanıma senedi ile tanıyarak kendi çocuğuymuş gibi nüfusa kaydettirdiği iddiasıyla çocuğun soybağını değiştirme suçundan açılan kamu davasında; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuk ile anne arasındaki hukuki soybağı doğumla; çocuk ile baba arasındaki hukuki soybağı ise anneyle evlilik, tanıma, babalık davasında verilen hüküm veya evlat edinmeyle kurulmaktadır. Sanık …’in, 10.12.2008 doğumlu …’in kendi çocuğu olmadığını, Yasemin ile Osman’ın evlilik dışı ilişkisinden dünyaya geldiğini beyan ederek, soybağının reddi için Aile Mahkemesine açtığı davanın, Antalya …’nin 05.03.2014 tarihli, 2013/695 esas, 2014/179 karar sayılı ilamı ile davacının talebi tanımanın iptali olarak nitelendirilerek süresinde açılmadığından bahisle ret edildiği; …’in halen sanık …’in aile nüfus kaydında kayıtlı olması, sanık …’ün sorgusunda, sanık … ile ilişkisinin bulunmadığını, çocuğun kendisinden olmadığını savunması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi için soybağının tespiti için sanıklar Osman ve Zübeyir yönünden gerekli DNA incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.”
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU T. 16.10.2018, E. 2017/1920, K. 2018/1432
"Tanınan çocuğun evlenmeleri yasak olan kişilerin ilişkileri neticesinde doğması veya zina eylemi neticesinde doğması tanımaya engel teşkil etmez."
YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ 2015/21693 E. , 2016/1159 K.
“Davacı ile çocuk arasındaki soybağı ilişkisi Türk Medeni Kanunu’nun 295. maddesi gereğince 03/10/2006 tarihinde “tanıma” yoluyla kurulmuştur. Başka bir ifade ile davacı, çocuğu tanımıştır. Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir.(TMK m. 297/1) Bu sebeplerin dışında tanıyanın tanımanın iptalini dava etme hakkı bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde, bu sebeplerin varlığını ileri sürmüş değildir. O halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir."